Başarsoft Genel Müdürü ve Enerjide Dijitalleşme Derneği (EDİDER) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Tuncay Küçükpehlivan, Endüstri Radyo’da Çetin Ünsalan’ın sorularını cevaplandırdı.
Enerjinin üretim ve sunumundaki bütün aşamaların tamamen dijitalleştirilmesi ile enerjide verimliliğin sağlanabileceğine dikkat çeken Küçükpehlivan, “Doğal kaynaklarımız olmadığı için ülke olarak her yıl 50 milyar doların üzerinde bir kaynağı, enerji için harcıyoruz. Bu kadar pahalı bir kaynağın en verimli bir şekilde kullanılması lazım” dedi.
En küçük bir elektrik kesintisinin bile birçok hayati fonksiyonları sona erdirdiğine ve bütün üretim süreçlerini durdurduğuna dikkat çeken Küçükpehlivan, enerjinin sürekliliği için bütün süreçlerin en optimum şekilde planlanması gerektiğini söyledi. Küçükpehlivan, “Enerjinin üretim ve sunumundaki bütün aşamalarda tamamen dijitalleşme sağlanabilirse, enerjiyi verimli kullanmış oluyorsunuz. Biz ülke olarak doğal kaynaklarımız olmadığı için her yıl 50 milyar doların üzerinde bir kaynağı, enerji için harcıyoruz. Bu kadar pahalı bir kaynağın en verimli bir şekilde kullanılması lazım” dedi.
CBS ve akıllı şebeke yönetimi
Özellikle elektrik dağıtım tarafında yaşanacak herhangi bir kesintinin, anında görülmesi ve müdahale edilmesi gerektiğinin altını çizen Küçükpehlivan, Elektrik üretim, dağıtım ve bakım süreçlerinde CBS vazgeçilmez önemde olduğunu söyledi: “Hatırlarsanız geçtiğimiz aylarda tüm dünyada sunucular çöktü, uçaklar havalimanlarında kaldı. Dolayısıyla bulut sistemleri dahil olmak üzere siber güvenlik, üretim, dağıtım ve iletim şirketlerindeki cihazlarda artık yazılımla konuşuyor. Herhangi bir yerde kesinti olduğunda, devreye girmesi gerekli cihazlar hangileridir? Bunları nasıl yönetebilirsiniz? Akıllı şebekeler dediğimiz altyapı sayesinde yazılım, anında en uygun senaryo ile enerjiyi sürekli hale getirebileceği modelleri oluşturabilmekte.”
Dijital Dönüşüm Derneği’nin de amacı bu
Dünya genelinde IT’ye ye en fazla yatırım yapan sektörün, enerji sektörü olduğuna vurgu yapan Küçükpehlivan, elektrik üretim, dağıtım, servis, bakım gibi süreçlerin coğrafi bilgi sistemleri dahil olmak üzere entegre bir yapıda çalışması gerektiğini söyledi. Küçükpehlivan, “Dijital Dönüşüm Derneği’nin de amacı bu. ‘Elektriğim kesildi’ diye elektrik dağıtım şirketini aradınız. İlk bakacakları şey, ‘Fatura ödenmediği için mi kesildi?’ olur. Dolayısıyla bu durumun tespiti için çağrı merkezindeki kişi, abone bilgi sistemine erişmesi lazım. O yüzden ‘Sadece sizin mi? Tüm mahalle mi kesik?’ diye sorarlar ve bir kesinti kaydı oluştururlar. Dolayısıyla sizin adres-lokasyonunuza ihtiyaç var. O durumda Coğrafi Bilgi Sistemi devreye giriyor. Bu mahalleye elektrik nereden geliyor? Trafoyu buluyorsunuz, trafoda otomatik sayaç okuma sistemi var. ‘Sistem aktif mi? Burada bir kesinti bildirilmiş mi?’ bunlara bakılıyor. Eğer trafo aktifse, hat kopmuş diyorsunuz. Trafo aktif değilse, çağrı merkezindeki operatöre düşmeden, o bölgedeki abonelere ‘Trafonuzda bir arıza var. Bilgimiz dahilindedir.’ otomatik cevabını verebiliyorsunuz. Dolayısıyla abone bilgi merkezi, çağrı merkezi, coğrafi bilgi sistemi, otomatik sayaç okuma sistemi gibi tüm sistemlerin bir arada çalışıyor olması lazım” dedi.
EPDK’nın düzenleme ve destekleri gayet iyi
Bu alanda ülkemizdeki durumun gayet iyi olduğunu belirten Küçükpehlivan, Türkiye’deki teknolojinin Avrupa’dan bile daha yeni olduğunu söyledi. Özellikle EPDK’nın, dağıtım şirketlerini iyi servis vermeye zorlayacak şekilde düzenlemeleri olduğunu kaydeden Küçükpehlivan, bu düzenlemeler ile dağıtım şirketlerinin tüm süreçleri raporlamak durumunda olduklarının altını çizdi: “Bir yılda, bir abonede, kaç dakika, kaç sefer kesinti yapıldığını, dağıtım şirketleri raporlamak zorunda. ABD’deki uygulamalar ile karşılaştırdığımızda, Türkiye hiçte azımsanmayacak bir seviyede. Amerika’da herhangi bir şekilde coğrafi bilgi sistemi olmayan dağıtım firmaları gördüm. Hatta kesintinin nerede olduğunu tespit etmeleri bile saatler süren uygulamalardan bahsettiler. Türkiye’de geldiğimiz noktada, kesintilerin çok büyük bir oranını, sistem kendisi otomatik olarak bildiriyor ya da aradığınızda eğer bilinen bir kesinti varsa operatör size dönüyor. Avrupa’daki birçok ülkeye göre (onlar bizden daha önce yatırım yaptıkları için) bizim teknolojimiz daha yeni.
Dünyaya satabilecek düzeyde teknolojimiz var
EPDK’nın başlattığı bir proje ile yerli ve milli yazılımların desteklendiğini ve yaklaşık iki yıldır çağrılı bir Ar-Ge fonu oluşturduğunu ifade eden Küçükpehlivan, edindikleri tecrübe ile dünyayla rekabet edebilecek düzeyde ürünlerin çıkabileceğini söyledi. Küçükpehlivan, “EPDK, bizim dışarıdan aldığımız birçok yazılımı, Türkiye’de geliştirebileceğimiz bir ekosistem oluşturmaya çalışıyor ve gayet başarılı gidiyor. Dünyaya satabilecek düzeyde içerde bir teknolojimiz var. İşletme tecrübemiz de yüksek. Kesintinin yönetilmesi, bakım hizmetlerinin oluşturulması gibi yazılımlarımız da çok iyi” dedi.