Başarsoft Yönetim Kurulu ve TOBB Türkiye Yazılım Meclisi Yazılım İhracatı Komite Başkanı Alim Küçükpehlivan, Endüstri Radyo Reel Piyasalar programında Çetin Ünsalan’ın sorularını cevaplandırdı. Program, Küçükpehlivan’ın Ekometre Gazetesi’ndeki köşe yazında dile getirdiği yepyeni bir olgu olan ‘Yalnızlaştırma ve Yalnızlık Ekonomisi’ üzerine gerçekleşti.
“Herkese birer ekran vererek, bizleri bölüp parçalayıp yöneten bir dünyaya evrildik. Geleceğin ne getireceğini bilmiyorum ama yazılım mühendisi olarak 33 yıl önce sektöre girdiğimde, böyle günleri göreceğimizi hayal etmemiştim.”
“Yalnızlık ekonomisine dönüp baktığımızda ise kapitalizmin o üretim çılgınlığına benzer bir çılgınlığını da burada görüyoruz. Yani insanları esir alıp, belirli ürünlere ya da tüketim hareketlerine yönlendirici bir ekonomi görünüyor.”
“Aslında özgür iradenizle yaptığınız şeylerin çok dışında, robotlaşmaya doğru giden bir insan yapısı da var. Artık reklam size bilgi veren değil de sizi yöneten-yönlendiren bir aşamaya geldi. O kadar çok sayıda girdi geldiği için artık biz karar vermekte zorlanmıyoruz, onların dediği şeyi yapıyoruz.”
“Benim cep telefonumda uygulamalara sınırlamalar var. Örneğin Twitter’da 30 dakikanın sonunda sistem beni kilitliyor ve ekstra bir tuşla açmam gerekiyor. Geliştirdiğim diğer bir pratikte, ana ekranıma o gün hangi uygulamayı ne kadar kullandığımı ve ekranda ne kadar süre geçirdiğimi belirten bir ekran süresi görseli. Böylece her gün ne kadar sosyal medyada, ne kadar kendi iletişim işlerimde vakit geçirdiğimi görebilir hale gelmeye başladım. Örneğin sosyal medya uygulamalarına girdiğim süre kadar, yabancı dil uygulamalarına girmeye gayret ediyorum.”
Kitap Okuyanlar Şimdi Sosyal Medyada Dolaşıyor
1994 yılında İngiltere’de staj yaptığı dönem ile yakın zamanda tekrar gördüğü günlük hayata ilişkin izlenimlerini paylaşan Küçükpehlivan, yazısına da konu olan şaşırtıcı değişimi şu cümlelerle anlattı: “Gördüklerimi özetlersem aklımda kalan şey, Londra’da metroda herkesin başı önünde kitap okuyordu. Hava soğuk bile olsa dışarıda koşan, spor yapan insanlar görmüştüm. Türkiye’de bunlar yoktu. Ara ara gidiyorum, yakın zamanda tekrar Londra’ya gittiğimde, metroda yine herkesin kafası önünde ama bu kez herkesin elindeki cep telefonuna ya da tabletine baktığını; ya sosyal medyayı takip ettiğini ya da oyun oynadığını görmek şaşırtıcı geldi. Oradan yola çıkarak bu yazıyı kaleme aldım.”
Yalnızlaştırma Profesyonel Yönetilen Bir Süreç
Dijitalleşmenin beraberinde getirdiği ‘yalnızlaşmanın’ günümüzde artık bu mecrayı yöneten firmalar tarafından nasıl profesyonelce yönetildiğine dikkat çeken Küçükpehlivan, bu durumun kendi ‘yalnızlık ekonomisini’ de oluşturduğunu söyledi. Böyle bir teknolojinin devamlı erişilebilir herkesin cebinde olmasını, ABD’de ki silah lobisine benzeten Küçükpehlivan, “ABD’de herkesin evinde silah var. Bu iyi mi kötü mü? Bu konu ne kadar çözülemezse, elimizdeki telefonlarda da fayda konusu çözülemez; fakat ‘Yalnızlık ve Yalnızlaştırma’ konusu tartışılmaz. Burada fayda zarara bakmadan insanların kendi başlarına kaldıklarını ve onun getirdiği durumun tespitini yapmaya çalıştım. Bu yalnızlaştırma sosyal mecralardaki firmaların profesyonelce yönettiği bir mekanizma” dedi.
İnsan Doğasına Ters Bir Durum
Sosyal medya başta olmak üzere dijital dünyanın, adeta bir kumar mantığıyla insanları kendine bağladığını belirten Küçükpehlivan, bu sanal ödül hazzının nasıl ticarileştirildiğini de şu cümlelerle anlattı: “Aşağı-yukarı kaydırma, aşağı kaydırınca her şeyin yenilenmesi, sanki bir kumar masasında kolun aşağıya indirildiğinde kazanacağın ya da kazanamayacağın durumun gözün önünde canlanması gibi bir etki yaratıyor. Tuşların yerinden, kullanılan renklere kadar düşünülen tasarımlar. Toplu taşımada tek elle telefon kullanabileceğin bir hale getirmişler ve bir ödül mekanizmasıyla da seni bağlamışlar. Burada sana verilen duygunun yanında, senin onlara verdiğin çok ciddi bilgi sayesinde de bilgiyi ticari hayata döküyorlar. Bu durum tabi ki ekonominin dönmesi için iyi bir şey; fakat insan doğasına da ters bir durum var burada. İnsan sosyal bir varlık. İnsanın bu sosyalliğini diğer insanlardan koparak, bir ekran camının içinde arıyor olması; ciddi bir sorun olarak önümüze geliyor. Z kuşağına yaptığımız göndermeleri de, aslında bu kopukluğun yansımaları olarak düşünüyorum.”
Özgür İrade Mi? Robotlaşma Mı?
Bir insanın karar vermesinin belirli girdilerle mümkün olduğunu hatırlatan Küçükpehlivan, bu girdiler üzerinde yorum yapma noktasına gelindiğinde ise nasıl manipüle edildiğine dikkat çekti. Küçükpehlivan, “Eğer sizin önünüze 2-3 tane girdi geliyorsa, 4-5 tanede kendiniz etraftan araştırıp veya kendi mantığınızı da çalıştırıp bir karar üretiyorsunuz. Ama size bin tane aynı yönde girdi geliyorsa; siz artık dayanılmaz bir şekilde ona doğru yönlendiriliyorsunuz. Aslında burada özgür iradenizle yaptığınız şeylerin çok dışında, robotlaşmaya doğru giden bir insan yapısı da var. Artık reklam size bilgi veren değil de sizi yöneten-yönlendiren bir aşamaya geldi. O kadar çok sayıda girdi geldiği için artık biz karar vermekte zorlanmıyor, onların dediği şeyi yapıyoruz” dedi.
Silikon Vadisi Buraya El Attı
İnsanların ekran üzerinde kaldıkları müddetçe, sosyal ilişkilerinin de zayıfladığını kaydeden Küçükpehlivan, artık sosyalleşme ihtiyaçlarının da Silikon Vadisi tarafında nasıl ticarileştirildiğine dikkat çekti: “Yalnızlık ekonomisine dönüp baktığımızda, kapitalizmin o üretim çılgınlığına benzer bir çılgınlığı burada da görüyoruz. Belirli ürünlere, belirli tüketim hareketlerine yönlendirici bir ekonomi görünüyor. Sosyal ihtiyaçları giderebilmek için Silikon Vadisi buraya da el attı ve oradan da milyar dolarlık bir ekonomi yaratıldı. Örneğin buluşma ve tanışma uygulamaları geliştiriliyor ve çok hızlı ve karlı bir şekilde büyüyen uygulamalar karşımıza çıkıyor. Bu alanda tek bir uygulama bile, 2023 yılında 2 milyar dolar kazanmış.”
“Cep Telefonumda Uygulamalara Sınırlamalar Var”
Alışkanlıkların yeni bir tasarımla, nasıl daha faydalı sonuçlar doğuracağına ilişkin James Clear’ın ‘Atomik Alışkanlıklar’ kitabına referans veren Küçükpehlivan, zamanı doğru kullanma adına kendi uygulamalarından da örnekler verdi. Sosyal medyada geçirdiği süre kadar, yabancı dil uygulamalarına vakit ayırdığını belirten Küçükpehlivan şunları söyledi: “Benim cep telefonumda uygulamalara sınırlamalar var. Örneğin Twitter’da 30 dakikanın sonunda sistem beni kilitliyor ve ekstra bir tuşla açmam gerekiyor. Uyguladığım diğer bir pratikte, ana ekranıma o gün hangi uygulamayı ne kadar kullandığımı ve ekranda ne kadar süre geçirdiğimi belirten bir ekran süresi görseli oluşturdum. Böylece her gün ne kadar sosyal medyada, ne kadar kendi iletişim işlerimde, ne kadar mailde vakit geçirdiğimi görebilir hale gelmeye başladım. Bu durum aslında sizde bir farkındalık yaratıyor. ‘Atomik Alışkanlıklar’ diye James Clear’ın bir kitabı var. Orada da ısrarla öneriliyor; yaptığınız eğlenceli bir şeyin yanına iyi bir şeyi de ekleyin diyor. Örneğin kendi adıma sosyal medya uygulamalarına girdiğim süre kadar yabancı dil uygulamalarına girmeye gayret ediyorum.”