Değerinde bir kur politikası izlenmeli

“Bağlantılı bir dünyada yaşanacaksa, değerinde bir kur politikası izlenmeli”

Başarsoft Yönetim Kurulu ve TOBB Türkiye Yazılım Meclisi Yazılım İhracatı Komite Başkanı Alim Küçükpehlivan, ST Endüstri Radyo ‘60 Dakika’ programında, Çetin Ünsalan’ın sorularını cevaplandırdı.

Sektörün bugünü ve geleceğine ilişkin görüşlerini paylaşan Küçükpehlivan, Hizmet İhracatçıları Birliği tarafından gerçekleştirilen ‘Hizmet İhracatı Strateji Konferansı’nda gündeme gelen konularda da değerlendirmelerde bulundu.

Türk yazılım sektörünün, 2003 yılında 224 milyon dolar olan kayıtlı ihracat rakamı, geçen yıl 15 kat artarak 3,4 milyar dolara ulaştı.

Bu artışın temelinde Hizmet İhracatçıları Birliği’nin kurulması ve bilişiminde oraya bir komite olarak konumlandırılması var. Son 4-5 yılda desteklerin daha özelleşmesi, hizmetlere yönelik mevzuatın hazırlanması, bakanlıkta bununla ilgili genel müdürlüğün kurulması gibi gelişmeler de çok ciddi bir destek oldu.

Ankara sağlık tesisi, otel hizmetleri noktasında iyi durumda; ancak Ankara hava limanın, yurtdışına doğrudan uçuş bağlantısı çok zayıf. Hiçbir gelişmiş ülkenin başkenti bu kadar kuru değildir. Hizmet sektöründe direk uçuşlar çok kritik.

Bir yolcu gece 03.00’te Türkiye’ye geldiğinde, pasaportunu verip ülkeye girebiliyor. Ancak bir konteynır bu saatte Türkiye’ye giremiyormuş. Liman ve yük hizmetlerinde mesai saatinin başlaması bekleniyormuş. Birinci ağızdan bunu duyunca çok şaşırdım. Bu hizmetin 7/24 olması gerekmez mi?

Kamunun sektörle biraz daha açık iletişimi olmalı. 5 Nisan’da Destek Yenileme Yönetmeliği çıktı. Burada bizim sektörün ihtiyaç duyduğu, çok kullandığı yazılım, desteklerden çıkartılmış. Bunları karşılıklı konuşarak çözmek mümkün. 

Yurtdışına yılda yaklaşık 4 milyar dolar yazılım lisans bedeli ödeniyor. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin envanter çalışması ile yabancı yazılım kullanan kamu kurumlarına, ‘Kullandığınız yazılımın Türkiye’de yerli muadili var mı? Sen bu yazılımı almak zorunda mısın?’ gibi sorular sorulacak. 

Hizmet ihracına bütüncül yaklaşım

Hizmet ihracatına ilişkin yol haritasının da belirlendiği bir çalıştayın yapıldığını belirten Ünsalan, Küçükpehlivan’dan toplantıya ilişkin görüşlerini sordu.  Hizmet İhracatçıları Birliği’nin 9 ana sektör ve 16 alt dalı kapsayan çalıştayına, bilişim sektörü olarak katıldıklarını ifade eden Küçükpehlivan, çalıştayın tüm sektörler arasındaki iş birliğini işlemesi yönüyle, farklı bir açılım getirdiğini söyledi: “Mesela sağlık turizmi yolcu sektörüyle bire bir bağlantılı. Uçaklar kalkmalı ki saç ektirmeye, diş yaptırmaya insanlar gelebilsin. Oteller düzgün çalışmalı ki gelenler yatağını bulabilmeli. Bunun içerisinde Türk dizilerinin yer aldığı medya sektörü de var. Yabancı öğrencilerin Türkiye’de aldığı eğitimde bir yurtdışı ihracatı sonuçta. Oyun yazılımı geliştiren firmalarımızın yaptığı ihracatta var. 40 bin işletme ile 2 milyon yatak kapasitesi ile turizm sektörü de var. Dolayısıyla bunlarında konuşulduğu güzel bir çalıştay oldu.”

“Yazılım ihracının artmasında HİB’in kurulması önemli rol oynadı”

Ünsalan’ın “Türk yazılım sektörünün ihracat potansiyeline ilişkin durum nedir?” sorusuna karşılık ise Küçükpehlivan, Türk yazılım sektörünün 2003 yılında, 224 milyon dolar kayıtlı ihracatı olduğunu ve geçen yıl bu rakamın 15 kat artarak 3,4 milyar dolara çıktığını söyledi: “Bu artışın temelinde ise Hizmet İhracatçıları Birliği’nin kurulması ve bilişiminde oraya bir komite olarak konumlandırılması var. Biz buradan yola çıkarak bir öneride bulunduk. Yazılım sektörü olarak birbirinden ayrı tüm bu hizmet sektörleriyle çalışıyoruz ama bizim desteklerimiz bunlara benzemiyor, bizi ayırın dedik. Biraz itirazlarda oldu ancak çok uzağa gitmeyelim; aynı bina içinde yer alalım dedik. Son 4-5 yılda desteklerin daha özelleşmesi, hizmetlere yönelik mevzuatın hazırlanması, bakanlıkta bununla ilgili genel müdürlüğün kurulması gibi gelişmeler çok ciddi bir destek oldu.”

Nitelikli çalışan havuzu sıkıntılı

Türkiye’deki istihdamın yüzde 55’inin hizmet sektöründe olduğunu vurgulayan Ünsalan, yabancı dilin yeni müfredatta ana başlıklardan biri olması gerektiğini ifade etti.  Nitelikli çalışan havuzu noktasında sıkıntı yaşandığını kaydeden Küçükpehlivan, özellikle yabancı dil konusunda yeni müfredatı incelediğini, bu konuda yeni hiçbir şeyin olmadığını söyledi: “İngiliz üniversitesine girilecek seviyede gramer bilgisi veriliyor. Halbuki sektörün ihtiyacı ertesi günü ya da gelecek yılı planlayabilecek bir İngilizce seviyesi. Bu durum tüm sektörler için geçerli. Artık dünya çok küçük. Çalıştayda bahsedildi mesela, Türkiye’de yabancı öğrenci çalıştırılamıyor. ABD’de de Avrupa’da bir öğrenci kaydını yaptırdığında part-time çalışma izni alıyor. Okulunu bitirince de 2 yıl çalışma izni alıyor. Bizde böyle bir şey yok. Çalıştayda ifade edildi; Türkiye’de 336 bin yabancı öğrenci varmış ve bunların 260 bini devlet üniversitelerindeymiş. Alınan ücret yıllık bin dolar. Bu çok düşük bir rakam. Bu rakamın en az 3-4 bin dolarlara çıkması lazım ki devletin maliyeti çıksın. Hukuki bir şekilde gelmiş yabancı öğrencinin çalışmaması durumunda, sadece yurtta ve kampüste yaşayan bir öğrenci kitlesi ile kendimizi kandırıyoruz.”

Ankara’nın doğrudan uçuş bağlantısı çok zayıf

Ankara’nın sağlık tesisi, otel hizmetleri noktasında iyi durumda olduğunu belirten Küçükpehlivan, ancak Ankara hava limanının, yurtdışına doğrudan uçuşlarla bağlantısının çok zayıf olduğunu söyledi: “Hiçbir gelişmiş ülkenin başkenti bu kadar kuru değildir. Oradaki ekosistemin gelişmesi bununla olur. Dolayısıyla devletli büyümenin sonu gelmiştir. Eğitimde, turizmde, hizmet sektöründe direk uçuşlar çok kritik.

Schengen Vizesi bütün ihracatçıların derdi

Yine çalıştayda gündeme gelen bir başka konunun Schengen vizesi olduğunu belirten Küçükpehlivan, özellikle taşıma sektörünün yaşadığı sorunları anlattı: “Özellikle tırcılara ayrı bir vize başvuru merkezi istiyorlar. Turist gibi değilim, ekonomiyi taşıyorum diyorlar. Zamanla yarışıyor ve senin ihtiyacın olan malı getirmeye çalışıyorlar. Yeşil pasaport konusuna çok girmek istemiyorum ama birkaç milyon dolar ihracat yapan adamın bir ya da iki tane yeşil pasaport hakkı olması da çok ilginç.”

Liman ve yük hizmetlerinde mesai saati bekleniyor

Çalıştayda çok şaşırdığı bir konunun da gündeme geldiğini belirten Küçükpehlivan, Liman ve yük hizmetlerinde mesai saatinin beklendiğini söyledi: “Bir yolcu gece 03.00’te Türkiye’ye geldiğinde, pasaportunu verip ülkeye girebiliyor. Ancak bir konteynır bu saatte Türkiye’ye giremiyormuş. Liman ve yük hizmetlerinde mesai saatinin başlaması bekleniyormuş. Birinci ağızdan bunu duyunca çok şaşırdım. Bu hizmetin 7/24 olması gerekmez mi? Sınır kapılarında ki gümrükler 7/24 çalışıyor. Bütün mallar karayolu ile geçmiyor ki.”

Hizmet ihracında Türk dizileri çok kıymetli

Çalıştayda medya konusunda Fatih Aksoy’un açıklamalarının dikkat çekici olduğunu belirten Küçükpehlivan, Türk dizilerinin dış pazarlarda da neden bu kadar tutulduğunu şu sözlerle açıkladı: “Türk dizileri Hollywood ve benzerlerinden farklı olarak, onlar olaylar üzerinden kurguyu anlatıyorlarmış. Biz duygular üzerinden anlatıyormuşuz. Duygusal hikayeyi dinlemek-izlemek isteyen, Güney Amerika, Ortadoğu, Balkanlar gibi duyguya biraz daha önem veren coğrafyalarda tutmamızın ana sebebi buymuş. Aksoy bu başarının arkasında rekabetin olduğunu söyledi. Rekabet kaliteyi çok yükseltiyor. İç pazardaki rekabet dış pazara da fayda sağlıyor.”

Sektörle açık iletişim önemli

Sektöre ilişkin yapılacak düzenlemelerde istişarenin önemine işaret eden Küçükpehlivan, Destek Yenileme Yönetmeliğine yönelik eleştirilerini anlattı: “Örneğin ‘Slovenya heyeti gelecek, sorun yaşayanlar bildirsin’ tarzında bilgilendirme mailleri geliyor. Dünyanın her yeriyle ilgili bu tarz mailler geliyor. Ama bizim sektörle ilgili bir regülasyon çıkacak, bize sormuyorlar. Çalıştayda biraz daha açık iletişim olması gerektiğini belirttim. Mesela 5 Nisan’da Destek Yenileme Yönetmeliği çıktı. Burada bizim sektörün ihtiyaç duyduğu, çok kullandığı yazılım. desteklerden çıkartılmış. Bazı konularda da ön yargılı olunmuş. Mesela sektörde bir iki tane oyun firması çok fazla destek almış. Dışarıdan bakıldığında niye bunlara bu kadar destek verilmiş denebilir. Fakat firma ile konuşulsa, yayıncı firma oldukları, 60-70 tane firmanın oyunlarını yayınladıkları anlaşılır. Orada bir adaletsizlik yok. Bunları karşılıklı konuşarak çözmek mümkün.”

4 milyar dolar yurtdışı lisans bedeli

Ünsalan’ın “İhracata muhatap her sektörün gündeminde olan ‘kur’ konusunda neler yapmak lazım? sorusuna karşılık Küçükpehlivan, bağlantılı bir dünyada yaşanacaksa, değerinde bir kur politikası izlenmesi gereğine vurgu yaptı. Yurtdışına yılda yaklaşık 4 milyar dolar yazılım lisans bedeli ödendiğini belirten Küçükpehlivan, kimin nerede, ne kadar harcadığını kimsenin bilmediğini söyledi. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin bu konuda bir adım attığını vurgulayan Küçükpehlivan, kamunun yurtdışına ödediği lisans bedellerinin tespiti için bir envanter çalışmasının başlandığını ifade etti. Yerli yazılım sektörünün gelişimine önemli bir katkı sunacak envanter çalışması ile yabancı yazılım kullanan kamu kurumlarına, ‘Kullandığınız yazılımın Türkiye’de yerli muadili var mı? Sen bu yazılımı almak zorunda mısın?’ gibi soruların sorulacağını kaydetti.

Yazılı ve Görsel Basında Başarsoft

Bizden Haberler’i İncelediniz mi?