Özel sektör-üniversite iş birlikleri, stajla da birleştirilmeli
Üniversitelerin, yazılım sektöründe daha etkin bir oyuncu haline gelmelerinin önemine dikkat çeken Küçükpehlivan, üniversite-özel sektör iş birliklerinin, mutlaka kontrol edilen bir yapıya kavuşturulması gereğine vurgu yaptı: “Kamu ya da özel sektörün üniversitelerle iş birlikleri, tedarik zincirimiz içerisinde mutlaka kontrol edilen bir nokta olarak sisteme dahil edilmeli. Sizin üniversite ile kaç iş birliğiniz var? Ne kadar sonuç ürettiniz? Bu durumum tespitini, yerli yazılım belgelerine mi koyarız, kamu ihalelerine mi koyarız ama bu iş birlikleri, mutlaka kontrol edilen bir nokta olarak gelmesi lazım. Üniversiteleri oyunun içine koy ki; oradan yetişen öğrenci de mezun olduğunda, sizin sektöre hazır gelsin. 30-40 günlük stajlarla bu mümkün değil. En az 6 aylık, 1 yıllık uzun stajların olması lazım. Dolayısıyla üniversite-özel sektör iş birliğinin, stajla da birleştirilerek yapılması çok ciddi bir katkı sağlayacaktır”
“Yazılımcıların krediye erişimlerine ayrı bir mekanizma gerekli”
Soru üzerine yazılım sektörünün, finansmana erişim noktasında yaşadığı sıkıntıları da dile getiren Küçükpehlivan; sektörün, karşısında ipotek gösterebileceği fabrika ya da üretim hardlarının olmadığını, dolayısıyla yazılım sektörü için farklı bir mekanizmanın işletilmesi gerektiğinin altını çizdi: “Krediye erişmeleri gereken küçük veya büyüme hedefinde olan firmaların, krediye erişimlerinde klasik mal üreten sektörlerden farklı bir mekanizma ile teminatlandırılmaya ihtiyaçları var.”
“Çok ciddi anlamda dijital otoyollara ihtiyacımız var”
Amerika’da download hızının 25 megabitin altında olması durumunda, bulunduğunuz yerin ‘fakir bölge’ sayıldığına dikkat çeken Küçükpehlivan; Türkiye’nin çok büyük bir bölümünün, maalesef bu durumda olduğunu söyledi: “Çok ciddi anlamda dijital otoyollara ihtiyacımız var. Download, upload hızlarının Adana’da da, Seferihisar’da da, Bayburt’ta da sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlarsak; dünyaya entegre olabilen genç bir nüfusla, iyi bir yazılım ülkesi haline gelir ve her sektöre destek olabiliriz.”
Deprem vergisine karşı değiliz ama!
Deprem vergisine karşı olmadıklarını ve ulus olarak herkesin elinden geleni yapmasını istediklerini kaydeden Küçükpehlivan; ancak geçtiğimiz yıllarda devletin verdiği desteklerin, üçte ikisini geri istediğini söyledi. Bu durumdan, sektör olarak yaklaşık 22 bin firmanın etkilendiğini belirten Küçükpehlivan; bu desteklerin son taksitlerinin de ödendiğini ve bu durumun büyük bir sorun yarattığını vurguladı: “Vergi, geçmişe dönük olarak istendi. Biz bu teşvikleri çalışanlarımıza maaş olarak dağıttık. Hatta yatırım almış girişimler içinse, bu durum daha büyük bir zarar yarattı. Örneğin aldıkları bir milyon dolar yatırımın, 100 bin dolarını, devlete vergi olarak vermek durumunda kaldılar. Şu an bütün bu girişimler, merkezlerini yurtdışına taşıyorlar. Çünkü böyle bir regülasyondan bir daha etkilenme korkusu içindeler. Dolayısıyla bakanlığın bu konuda bir an önce iyileştirici bir adım atmasını bekliyoruz.”